‘’Artık’’ Sergisinin Ardından…

 ‘’Artık’’ Sergisinin Ardından…

Şubat ayı içinde 10-16 Şubat tarihlerinde ‘’Artık Mekan Sanat Zaman’’ isimli serginin açılışını gerçekleştirdim. Bu sergi her anlamda kendime ve topluma katkı olacak veriler içermekteydi. Bu yazımla serginin çıkış amacından ve kazanımlarından kısaca bahsetmek istiyorum.

Öncelikle kişisel bir sanat sergisi yapmak genellikle güzel sanatlar fakültelerinin öğretim üyelerinin ve öğrencilerinin gündeminde olan, daha çok sanatçı olarak nitelendirdiğimiz ressam, heykeltraş ve ürün tasarımı alanlarında çalışan kişilerin ilgi alanı olan bir konudur. Teknik insanların, özellikle mühendislerin, sanat sergisi alanında çok aktif oldukları söylenemez. Aldıkları eğitim gereği ve çözüm odaklı bakış açıları ile detay üretmenin bir problemi kavramanın ve alternatif yollarını bulmanın çizim çözüm ve üretimleri ile ilgilenirler. Bu noktada bir mimar olarak kendimi, yarısı sanat ve estetik diğer yarısı teknik ve üretim olan bir meslek algısının içine konumlandırıyorum. Mimarlık bir problem çözme sanatıdır. Bir konuyu ele alma noktasında farklı bakış açıları üretebilme ve çözüm yollarını gösterme sanatıdır. Biz mimarların en çok kullandığı tabir olan ‘’mimarlık mekan üretme sanatıdır’’ bu anlamda yol göstericidir. Bu tanımlardaki, sanat kavramının yeterince anlaşılmadığını düşünen, sanat derslerinin yetersizliği ve azlığı içerisinde mimar yetiştirmeye çalışan bir eğitimci olarak özellikle bir sanat sergisi açtım ki, mimarların ilgi alanlarına biraz daha odaklanılsın istedim. Hatta sergiye gelen birçok katılımcı da, biz mimarların bina yaptıklarını düşünüyorduk bunları da mı üretiyorsunuz bunlarla da mı ilgileniyorsunuz diye dönüşlerde bulundular. Evet mimarlar sanat yapar. Sanatla ilgilenir mimarlar sanatçıdırlar.

Serginin bir diğer ele alınması gereken noktası insanlığın ve kentlerin boğuştuğu problemleri gün yüzüne çıkarmak için sanatı bir araç olarak kullandığımı göstermek istedim. Bir kentsel problemi kentlerin üretilme ve değiştirilme biçimlerini sorguladığım çalışmamda bilginin ışığı metaforunu kullanarak bilinçli ve yaşanabilir kentlerin ancak düzen ilkeler kurallar ve yönetmeliklerin ışığında olabileceğini vurguladım. Olumlu bir vurgulama yaparak ürettiğim sanat eserinde aslında bilginin ışığından yoksun kalındığında sürekli değişen imar kuralları kişiye göre yapılan kentsel müdahaleler dönüşüm adıyla tanımladığımız rant ve çıkar çalışmalarının kentleri nasıl kaos’a döndürdüğü gölgeler ve korkular şehri olabileceğini de alt metin olarak kullandım.

Artık Sanat, Zaman, Mekan sergisinden eserler.10-16 Şubat 2025 İl Halk Kütüphanesi
Artık Sanat, Zaman, Mekan sergisinden eserler.10-16 Şubat 2025 İl Halk Kütüphanesi

Yine bir diğer kentsel vurgu yaptığım eserimde depremi ve yıkımı bir tabak kullanarak anlattım. Kırılmış bir tabak yaşamın sekteye uğradığını yaşamsal fonksiyonların ayrıştığını hayatın devam edebilmesinin artık mümkün olmadığını imgeliyordu. Bu bağlamda o eser, tabağın tekrar birleşmesi yaşamın yeniden kavuşması ve havada asılı kalan yaşamsal izlerin tekrar canlanabileceğini vaat eden bir çalışmadır. Kırılma negatif bir mesaj verse de eserde o kırılmanın nasıl tekrar birleşebileceğini ve bunun için yapılması gerekenlerin neler olduğunu da görmek mümkündür. Tabii ki izlerin var olduğunu ve asla silinmeyeceğini de alt mesajlarda okuyabiliriz.

Sergide yer alan birçok eserin altlarına motor mekanizmaları yerleştirerek bir döngüde hareket etmeleri devinmeleri ve titreşmeleri sağlanmıştır. Tabii ki evrende her şeyin bir döngü içinde olduğu kendi etrafında döndüğü ya da başka nesnelerin etrafında döndüğü, dönerek kendini keşfettiği, dönerek varoluşunu keşfettiği bilinmektedir. Dönmenin aslında eylemsel bir durum olduğu, döndükçe ürettiği enerji ile kendisini ve çevresini algıladığı mesajlarını barındırmaktadır. Dönme durduğu an gerçek ve hakikat meydana çıkacaktır. Ama önemli olan bu döngünün neyi temsil ettiği dönerken ne ürettiğimiz ve neyin etrafında döndüğümüz sorularıdır bu soruların cevapları da her bir eserde keşfedilmeye çalışılmıştır.

Sergi sadece mevcut atıkların sanat eserine dönüştürülüp sunulması ile sınırlı değildir. Sergi, eserleri ve bütünüyle bir anlam taşıyıcısı olma misyonunu yüklenmiştir. O nedenle, üretilen her eser her bir insanda farklı anlamlar farklı mesajlar üstlenmiş, farklı devinimlere sebep olmuştur. Gelen ziyaretçilerden aldığım geri bildirimler içerisinde, herkesin bir eserden diğerine göre daha fazla etkilendiği, onun mesajı ile bütünleştiği, onu görmek istediği, o eser ile anlamsal bir bağ kurduğu yer almıştır. Ziyaretçiler, kendilerini yansıtan eserler gördüklerini kendilerini bulduklarını belirtmişlerdir. Bu niteliği ile kendi düşüncelerimi toplumsal meseleler ile bütünleştirdiğim, mimarlık ve sanat mesleğini de bir araç olarak kullanarak ürettiğim bir sergi olmuştur. Artık sergisi, çağdaş sanatın bir gereği olan yorumlama becerisi ve kendinden bir parça bulma niteliğini de bu yönüyle taşımıştır.

Son olarak, serginin her yaşa ve toplumun her kesimine hitap eden bir niteliği olduğunu, bunun için dikkat ettiğimi de vurgulamak isterim. Küçük yaşlardaki çocuklardan yaşlı bireylere engellilerden yabancı uyruklu bireylere kadar herkes kendisine hitap eden ve kendisinden bir parçayı gördüğü bir sergi ile karşılaşmıştır. Özellikle sergi mekanının İl Halk Kütüphanesi olması çocukların gençlerin sıklıkla ziyaret ettiği ve ders çalıştığı bir yerde bulunması, içinde şiir edebi metin gibi Türk toplumunun bünyesinde derin anlamlar bırakan cümleler taşıması, ücretsiz ve halka açık olması, bu karşılaşmaları çoğaltan ve bütünleşmeyi sağlayan faktörler olmuştur.

Tüm bu kazanımları bana taşıması sanat ve kültür ortamına katkı sağlaması sebebiyle sergimi açmam da değerli emekleri bulunan Konya İl Kültür Turizm Müdürlüğü’ne ve Konya Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’ne teşekkürlerimi sunmadan geçemeyeceğim. Sanatla ilgilenen kişilerin kendi çıkarımlarını ve hayat yolunda elde ettikleri bilgileri farklı sanatsal eylemlerle topluma sunmalarının önemli bir görev olduğuna inanmaktayım ve bu sergi gibi farklı etkinliklerin devam edeceğini, bu çalışmalarıma ağırlık vereceğimi de belirtmek isterim. Sanat, toplumsal bir ihtiyaçtır. Hem sorunları keşfetmemizi sağlayan hem de çözüm yollarını gösteren en nitelikli en zarif en birleştirici ortamdır. Bu ortamların artmasını ve toplumsal iyileşmemizi sağlamasını diliyorum.

 

Bilgehan Yılmaz

Konya Bülten

Benzer Haberler