DÜNDEN BUGÜNE KUBBE-İ HADRA RESTORASYONLARI
Türbeler, ataya duyulan hürmetin bir ifadesi; millet ve memlekete hizmeti geçen büyüklere bağlılık ve hayranlığın mimari birer sembolüdürler. Türkler, ataya saygıyı, milli ve mukaddes bir şuur haline getirmişlerdir. Balballar ve kurganlar, bu anlayışla yapılmışlardır. Türbe mimarisindeki ilk tiplerden olan kuleli türbelerin İslam mimarisine, Türkler tarafından kazandırıldığını biliyoruz. Esasları itibarıyla muazzam otağları andıran tuğla kümbetler de, yine Türklerin, İslam dünyasına hediye ettikleri anıt mezarlardır.
Selçuklu türbeleri arasında Mevlana Türbesinin özel bir yeri vardır. Konya dış kale surlarının dışında, bir bahçede 1231’de Sultan’ul-Ulema’nın buraya defniyle belirlenen bugünkü külliye daha sonra Mevlana ve yakınlarının da buraya defnedilmeleriyle önem kazanmıştır. 17 Aralık 1273 tarihinde vefat eden Mevlânâ Celâlettin Rumî ile oğlu Sultan Veled‘in sandukalarının bulunduğu Kubbe-i Hadrâ’nın yapımı Alameddin Kayser ve Muinüddin Pervane ile karısı Gürcü Hatun’un teşebbüsüyle başlamıştır. Mimarı Tebrizli Bedreddin olan türbenin inşasına 1274 yılında başlanmıştır. Türbenin inşasında Alâmeddin Kayser’in maddi ve manevi desteklerinin bulunduğu bilinmekle birlikte günümüzdeki mevcut yapının o dönemde inşa edilen ilk kubbe olup olmadığı hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Yeşil kubbenin iç mekânında yer alan kalem işi tezyinatın Sultan II. Bayezid döneminde yapılmış olduğunu, kalem işi tezyinatı yapan sanatçının da Halepli Mevlevi Mehmet oğlu Abdurrahman olduğu güney cephenin duvar yüzeyinde yer alan kitabelerden anlaşılmaktadır. 2019 yılında tamamlanan restorasyon sonucunda ortaya çıkan ve söz konusu devrin özgün tezyinat özelliklerini taşıyan nakışlar, Kubbe-i Hadrâ’nın 500 yıllık bir süreçte yapısal ve sanatsal değişikliğe uğramadığını göstermektedir.
Kubbenin 1274 yılında inşa edilmesinin ardından ilk büyük onarımının da yine Karamanoğlu Alaeddin Bey tarafından yapıldığı nakledilmektedir. Bu onarımda türbenin iç kısmından ziyade dış kısma ağırlık verilmiştir. Kubbe-i Hadrâ’nın zaman içerisinde birçok tamir ve ilavelerle ilk şeklini kaybetmesi bununla birlikte bazı değişikliklerin yapılmış olması hayatın akışı içerisinde normal bir durumdur. Öyle ki; yapının iç mekândaki eyvanın bulunduğu kısım çinilerle kaplı iken, daha sonra gerçekleştirilen onarım ve ilaveler sırasında bu kısmın büyük çapta değişikliğe uğradığı ve zamanla bozularak yerine boya ile süslemeler yapıldığı söylenmektedir. Burada ifade edilen boyalı süslemelerden kastedilenin günümüzde mevcut bulunan kalem işi tezyinatı olduğu anlaşılmaktadır.
Türbenin Osmanlı döneminde birçok kez, ya devlet ya da devlet kontrolünde şahıslar tarafından onarıldığı bilinmektedir. Kubbede bulunan bir imzadan yapının 1172/1758 yılında Kayserili Mevlevi Hacı Derviş Osman tarafından yenilendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Yusuf Küçükdağ, Türbe-i Hazret-i Mevlana ve Çelebi Efendi Konağının Tamir ve İnşası Defterindeki bilgilere istinaden, Mevlana Dergâhında 1835 yılında da bir onarım yapıldığını ve İstanbul’dan Nakkaş Ali Usta ile birlikte Kayseri’den üç nakkaşın getirilip çalıştırıldığını söyler.
Bugünkü haliyle 25 m yüksekliğe sahip bulunan türbe kıble tarafı kapalı iki yan duvarları mevcut, eyvan ve kümbet tarzlarındaki türbelerin sentezinden teşekkül eden bir mahiyete sahiptir. Kare planlı eyvan gövdeli, külah ile örtülü tarzda olduğunu kuvvetle kabul ettiğimiz ilk şeklin, bir süre korunduğu kanaatindeyiz. Daha sonraki devirlerde, gerek onarımlar ve gerekse Mevlana’nın türbesine hizmeti, mimari ilavelerle ortaya koymak isteyen hayranlarının tesiriyle bu ilk yapı, hayli değişikliklere uğramıştır. Bu müdahalelerin en önemlisi Karamanoğlu Alaaddin Bey’in yaptırdığı tamirattır. Şikari’nin kaydına göre, Görkes (Silifke) seferinden zaferle dönen Bey, nezrini yerine getirmek üzere ilk yapıdaki külahı kaldırtarak bu günkü dilimli gövde ve külahı inşa ettirmek suretiyle, yapıya yeni bir şekil verdirmiştir.
TAMİR VE İLAVELERİ
Mevlana Külliyesi günümüze gelinceye kadar birçok tamir, tadil ve ilaveler görmüştür. Türbe, yapıldığı şeklini takriben on yıl kadar koruyabilmiştir. Zamanla ortaya çıkan ihtiyaçlar sebebiyle, muhtelif zamanlarda yapılan bu, mimarı ve tezyini müdahaleler türbeye yeni görünümler eklediği gibi, etrafında bir manzumenin teşekkülünü de hazırlamıştır. Türbenin bakımı, onarımı ve eklenen yeni kısımlarla bir külliyenin meydana gelmesi bakımlarından en büyük alakayı Osmanlılar göstermişlerdir. Bu tür eserler sultana ait olarak kabul edildiği için Osmanlı padişahlarının büyük alakalarını görmüştür. Ayrıca vezir ve beyler de padişahın özel izni ile bazı tamiratlarda bulunmuşlardır. Mevlana Külliyesinde yapılan tamir ve ilaveleri zaman olarak 4 ana safhada incelemek mümkündür: 1-Anadolu Selçukluları döneminde, 2-Beylikler döneminde, 3-0smanlı döneminde, 4-Cumhuriyet döneminde.
Türbe inşaatı için hareket tarihi 1231 yılıdır. Sultan I. Alaeddin Keykubat zamanında ve onun da alakasıyla Mevlana’nın babası Sultan’ul-Ulema’nın kabri üzerine mütevazı bir türbe yapılmıştır. Kabrin etrafı duvarla çevrilmiş ve vefat tarihini gösteren bir de mermer kitabe yerleştirilmiştir
1273: III. Gıyaseddin Keyhusrev zamanında Alameddin Kayser’in öncülüğü ile toplanmış olan 160.000 sultani dirhemi sarf edilerek, babasının başucuna defnedilmiş bulunan Mevlana’nın kabri üzerine türbe inşa edilmiştir.
1284: II. Gıyaseddin Mesud zamanındaki deprem sebebiyle arızalanan Mevlana’nın türbesi, tamir edilmiştir. Türbeyi yapan mimar Tebrizli Bedreddin bu tamirde de görev aldı.
1381: Karamanoğlu Alaaddin Bey, Yeşil Türbeyi esaslı bir şekilde tamir ettirmiştir. Bu büyük onarımda dış kısma ağırlık verildiğini anlamaktayız. Veled Çelebi’nin ifade ettiği gibi, kubbenin ve gövdenin bu günkü dilimli ve Ayet’el-kursi’li vaziyeti, bu onarımla yapılmıştır.
1402: Karamanoğlu Mehmet Bey de aynı kısımda tamirat yaptırmıştır.
1677: Karahisarlı Hüseyin Çelebi’nin mutfak ve Yeşil Kubbede yaptırdığı tamiratın yılıdır.
1791: Sultan. III. Selim zamanında, beliren ihtiyaç üzerine, Mevlana’nın türbesinin kubbesi tamir edilmiştir.
1797: Yeşil Kubbe bu yıl da tamir görmüştür. Bu tamiratta kubbenin yarıdan yukarısı onarılmıştır.
1816: Dergâhta bu yıl da bazı onarımlar, uzun yazışmalarla gerçekleştirilmiştir. Yöneticilerle, Saray arasında yapılan yazışmalardan tamiratın mahiyetine dair elde edilen malumat şöylece tespit edilmiştir:
1-Yeşil Türbe kubbesindeki on altı adet düz terklerine, yukarıdaki aleme varıncaya kadar, halis harçla çivileme ve üzerine sıvanın yenilenmesi.
2-Kubbe üzerinde Kütahya’da imal edilen çinilerin kaplanması.
3-Çinilerin tutturulması için karabaşlı kalaylı mismar.
4-Kubbenin yenilenen sıvasının yüzüne alçı ve kireç ile imal olunan çinilerin som olarak yerleştirilmesi ve kalaylı yassı başlı mismar ile tutturulması.
5-Bu iş için, yerden tepesine kadar iskele yapımı.
6-Kubbenin iki tarafında bulunan büyük ve küçük kubbelerle, mutfak ve hücreler üzerindeki yıpranmış kurşunların değiştirilmesi, noksanlarının tamamlanarak yerine yerleştirilmesi.
7-Kubbe eteğinin halis harçla çivileme derzin yenilenmesi.
1817: Türbe, Halet Efendi hademesi Mustafa Dede’nin himmeti ile bu yıl da tamir edilmiştir. Bu işle vazifelendirilen Dede, alakalılardan meydana gelen bir heyetle Konya’ya gelmiş, gerekli keşif ve tetkikatta bulunmuştur. Sonunda, tamir olunacak kısımlar tespit edilmiş ve gerekli çinileri karşılamak için de, Kütahya’ya geçilerek sipariş yapılmıştır. Mustafa Ağa eminlik yapmış ve 190 keselik bir harcama ile tamamlanmıştır. Mustafa Ağa’nın aynı zamanda iyi bir ressam ve dekoratör olduğu anlaşılmaktadır.
Tamirata dair elimizde resmi yazışma belgeleri bulunmaktadır; Onarım ihtiyacı Hemdem Çelebi tarafından Saray’a intikal ettirilmiştir. Sultanın hem de esaslı bir tamiri emretmesi üzerine, 1232 yılı cemaziyel evvelinde izin çıkmıştır. Cernaziyel-ahirde, mimarlardan oluşan bir gurup Konya’ya gelerek incelemelerde bulunmuştur. Heyet daha sonra Kütahya’ya geçerek imalatçılarla görüşmüş ve daha önceden hazırlatılan modellere uygun yeni ‘ çiniler sipariş vermiştir.
O yılın Ağustos ayının 12. günü, kubbe çinilerinin yenilenmesi için gereken ameliyeye başlanılmıştır. Sökülen eski bir kısmı, türbe avlusundaki Tarikatçi Bahçesi halle gömülmüştür. Kalanları da Kız Kubbesine konulmuştur. Tamiratta, türbeye kaplanacak çinilerin rengi konusunda bazı tereddütlerin ortaya çıktığı anlaşılmaktadır; Sipariş edilen çinilerin yeşil yerine mavi olarak imal edilmesi üzerine tartışmalar çıkmış ama çiniler öylece kullanılmıştır. Türbe kubbesinin baştan aşağı ele alındığı bu tamirat yılına dair minare gövdesinde tarih bulunmaktadır.
1909: Sultan V. Mehmet zamanında· türbede yapılan tamiratta, yeşil kubbenin çinileri kubbelerin kurşunları ele alınmıştır. Mutfak ve hücrelerde de gerekli yerler onarılmıştır. Tamirat için Tarikatçı Adli Çelebi başkanlığında bir komisyon kurulmuştur. Mühendis Rıza, bu çalışmaların teknik yönünü deruhte etmiştir. Çiniler, Emin Usta tarafından Kütahya’da yapılmıştır.
1912: Sultan Reşad zamanına rastlayan bu tamiratta Yeşil Kubbe yeniden onarılmıştır. Hafız Usta tarafından Kütahya’da imal edilen çiniler iyi pişirilemediği için sırları kısa sürede dökülmüştür.
İşte, Mevlana Külliyesi’nin, bize kadar intikal edebilen vesikalara göre tamir, tecdid ve tefrişi, Cumhuriyet’e kadar bunlardır. 1926 tarihi, türbe ve külliye için önemli bir tarihtir. Çünkü Dergâh, bütünüyle Maarif Vekâletine bu tarihte devredilmiştir. Bu tarihten sonra, her türlü bakım, onarım ve yönetim, Maarif Vekâletince yaptırılmaya başlanılmıştır. Tekke, dergâh ve zaviyelerin kapatılması üzerine, Mevlana Külliyesi bir müze şekline getirilmiş ve gerekli düzenlemeler yapılarak, hizmete açılmıştır.
CUMHURİYET DEVRİNDE YAPILAN ONARIMLAR
1949: Bu yılın ağustos-ekim ayları içerisinde, türbenin çinileri yeniden değiştirilmiştir fakat bu yeni çiniler kaliteli çıkmadığı için bir süre sonra sırları bozularak, dökülmeye başlamıştır. Bunun üzerine Kubbe-i Hadrâ külahı, ahşapla kaplanmıştır.
Fotoğraf: M.Kemalettin NOKTA
Yapılar topluluğunda, daha sonraki yıllarda da bir takım tamir işleri yapılmışsa da bunlar genellikle az sayıdadırlar. Bozulan bir çininin yenilenmesi kırılan kapak taşlarının onarımı, bazı yerlerin boya, badanası gibi küçük çaptaki işlerdir.
2020: 17 Mart 2020 ise Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Akkanat Eğitim ve Sağlık Vakfı Başkanı Ali Akkanat Yeşil Kubbe’nin restorasyonu için iş birliği protokolü imzalandı. 15.06.2020 günü müzenin iç avlusunda düzenlenen Kubbe-i Hadra Restorasyonu ve Çevre Düzenlemesi Basın Toplantısı düzenlendi. Restorasyon maliyetinin Akkanat Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından karşılanacağı çalışmanın 2021 yılı Aralık ayında tamamlanması bekleniyoR
Görülüyor ki, Mevlana Türbe ve Külliyesi’ne, tesis ve teşekkülünden bu yana hemen bütün devlet yöneticileri tarafından yakın alaka ve ihtimam gösterilmiştir. Kültür ve tefekkür tarihimizde önemli yeri olan bu yapılar topluluğunun mimari tarihimizdeki mevkii de çok önemlidir. Bu sebeple, 700 yılı aşan süre içerisinde büyüyüp, gelişen ve bir takım tadilata uğrayarak günümüzdeki şeklini alan külliyenin, ayakta kalması ve gelecek nesillere intikal etmesi için, elden gelen özen gösterilmiştir.
Fotoğraf ve arşiv destekleri için M.Kemalettin Nokta ve Raşit Keskin’e teşekkür ederiz..
Haber-Fotoğraflar: Alaaddin Aladağ