Farklı Olmak: Değer mi, Suç mu?

 Farklı Olmak: Değer mi, Suç mu?

Merhaba sevgili okurlarım bu hafta yazımda “Farklı Olmak” teması üzerine düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Çocukken bize sürekli söylenen bir şey vardı: “Farklı olmak çok değerli bir şeydir.” Hem ailelerimizden hem öğretmenlerimizden duyduğumuz bu sözler, aslında içimize yerleşmiş bir inançtı. Hepimiz birer birey, farklı düşüncelere sahip, özgün varlıklardık. Farklı olmak, bir anlamda güçtü. Kendimize güvenmemiz, başkalarına benzememek için cesaret bulmamız gerektiği öğretilmişti.

Ama sonra büyüdükçe, fark ettim ki gerçek dünya bize daha farklı bir şey söylüyor. Farklı olmak, genellikle tuhaf bir bakış açısıyla karşılanıyor. Aynı çorabı giymek, aynı tarzı, aynı renkleri tercih etmek… Bu, görünüşte çok da önemli olmayan şeyler gibi durabilir. Ama derinlere inildiğinde, toplumun bizden beklentileri ile ne kadar çatıştığını fark etmeye başlıyoruz. Çünkü “farklı olmak”, bazen öyle kolayca kabul edilen bir şey olmuyor. Bir çorabın rengi diğerinden farklıysa, bazen kendimizi toplumun normlarına uymadığımız için dışlanmış hissedebiliyoruz. “Farklı” olmanın aslında zaman zaman “ayıp” olduğu bir dünyada yaşamaktayız. Bazen fark edemediğimiz, bazen de gözümüze sokulan o ince ayrım bize “Hangi renk daha çok kabul görüyor? Hangi tarz, hangi düşünce biçimi toplumun onayını alabiliyor?” bu gibi soruları söyletiyor.

Bu, elbette biraz da içsel bir mücadele. Küçükken hepimize öğretilen değer kavramı biz büyüdükçe bir nebze sarsılabiliyor hatta sarsılıyor. Toplumda kendini kabul ettirmenin, grup dinamiklerine uyum sağlamanın zorlukları, bireysel özgürlüğümüzü ve farklılığımızı engelliyor. Aslında hepimiz birer renk, tıpkı çoraplarımızdaki renkler gibi… Birer iz, birer özgünlük… Ama bu özgünlüğün ne kadar kabul gördüğü ve ne zaman farklılık olmaktan çıkıp “ayıplama” noktasına geldiği, toplumun bakış açısına bağlı oluyor.

Kendimizi “farklı” hissettiğimizde, o farklılık bir avantaj olabilir mi? Bunu hepimiz kendimize sormalıyız. Çünkü belki de farklı olmak sadece bir bakış açısının ürünü değil, bizim kendi içsel gücümüzün bir parçasıdır. Dışarıdan baktığınızda sıradan bir farklılık gibi görünen şey, aslında bizi özel kılan o ince ayrıntıdır.

Farklı olmak, suç değil, aksine güçtür. Gerçek özgürlük, kendi rengini kabul etmek ve toplumun dayattığı kalıplara uymaktan çok, kendine sadık kalabilmektir. Küçükken bizlere söylenenin tam anlamıyla doğru olduğunu bir kez daha hatırlamak gerekir. Ve yazımı Friedrich Nietzsche’nin “Kendi yolunu bulmak, başkalarının gölgesinde yaşamak yerine, kendi ışığını yaratmak demektir.”  Sözüyle noktalıyorum. Nietzsche bu sözü ile farklı olmayı, kendi değerlerini oluşturmayı ve başkalarının etkisinden bağımsız bir şekilde var olmayı savunmaktadır. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere…

 

Gül Tekbaş

Konya Bülten

Benzer Haberler