Gel Ne Olursan Ol Yine Gel: Konya’da Öğrenci Olmak
Öncelikle merhabalar herkese elimize çayımızı, kahvemizi alalım ve sizin ile küçük bir Konya turu atalım mı? Evet dediğinizi duyar gibiyim. Aslında bugün yazacağım konu başlıktan da anlaşılacağı üzere Konya’da öğrenci olmanın nasıl bir şey olduğundan bahsedeceğim. Hem de bu konuda yabancı olmayan zamanında üniversite okumak için bir yabancı olarak geldiğim şehrin insanı nasıl büyülediğinden ve çektiğinden bahsetmeye çalışacağım. Yaklaşık 4 yıl önce geldiğim bu şehrin nasıl bir yer olduğunu bilmiyor ve baya bir yabancısıydım. Ama alışmam çok uzun sürmedi. En başta ulaşım o kadar kolay ve rahat ki tramvay ile rahatlıkla ulaşım sağlayabiliyorsun. Neden en başta bundan bahsettim çünkü bir yere gittiğin zaman bir yeri bulman, gitmen o kadar sorun oluyor ki, bu konuda haksız sayılmam değil mi? gerçekten bu konuda çok rahat hiç şüpheniz olmasın. Tabi ki farklı bir şehre gittiğin zaman tek sorun ulaşım olmuyor, bunun yanında gezilecek, eğlenilecek yerler var mı bunları da merak ediyorsun? Konya’da öğrenci olmuş biri olarak şöyle bir şey diyebilirim. Bu şehirde okumuş bir öğrenciye Konya dediğin zaman aklına direk “Bosna Hersek Mahallesi” gelir. Yani biz öğrenciler için bu şehir “Bosna=Konya” olarak kodlanmıştır. Bunun sebebi de hemen yanı başında Selçuk üniversitesinin olması bu sayede “Bosna Hersek Mahallesi” bir öğrenci şehrine dönüşmüştür. Bunun yanında Konya’da bulunan “Japon Parkı, Zafer meydanı, Ecdat Bahçesi, Kelebekler Vadisi, Mevlâna, Sille, Beyşehir Gölü” Konya’da okuyan bir öğrencinin görmesi gereken yerler ve hatta okuyan değil! Gezmek için gelenlerin dahi görmeden gitmemesi gereken yerler diye düşünüyorum. Bunların yanında bir öğrenci için farklı şehirlere göre öğrenciyi burs gününe kadar cebinde harçlıksız bırakacak bir şehir değil! Tabi bu durum kişinin harcama alışkanlığına göre de değişkenlik gösterir. Özellikle Konya’ya denizi bulunan şehirlerden gelen öğrenciler de uzun bir süre deniz olmadığından bir önyargı oluşuyor. Bu şehir insanı zaman içerisinde öyle bir büyülüyor ki, sen farkına varmadan bağımlısı olabiliyorsun. Ayrıldığında, mezun olup gittiğinde içinde bir özlem oluşuyor. Hatta mezun olurken o kadar ağlayan insan gördüm ki, neden ağladıklarını sorduklarım da şehirden ayrılmanın zor geldiğini ifade ediyorlar. Bu durum benim içinde biraz böyle oldu. Özellikle pandemi sebebi ile uzun süre ayrı kalarak mezun olmak farklı bir özlem uyandırdı. Hani başlarda birinden nefret edersin ve daha sonra onunla çok anlamsız şekilde sıkı bir dost olursun ya Konya tamda böyle, özellikle önyargı ile gelenler ile çok sıkı bir dost oluyor. Ne demiş Mevlâna, “Ümitsizlikten sonra nice ümitler, karanlıkların sonunda nice güneşler var.” Madem Konya dedik o zaman şu sözü söylemeden yazımı bitirmeyim. “Gel ne olursan ol yine Konya’ya gel”.