Hz. Mevlana’nın 749. Vuslat Yıldönümü Anma Etkinlikleri Şeb-i Arus ile Sona Erdi

 Hz. Mevlana’nın 749. Vuslat Yıldönümü Anma Etkinlikleri Şeb-i Arus ile Sona Erdi

Bu yıl “Dostluk Vakti” temasıyla gerçekleştirilen Hazreti Mevlana’nın 749. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri “Şeb-i Arus” programı ile tamamlandı.

Büyükşehir Belediyesi Mevlana Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenin açılışında konuşan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Hz. Mevlâna gibi Allah dostlarının, hayatlarında olduğu gibi, vefatlarıyla da insanlara çok kıymetli hikmetler bahşettiğini söyledi.

“ARİFLERİN NEZDİNDE ÖLÜM GİBİ DUYGULARA YER YOKTUR”

Hz. Mevlana’nın, kendi ölüm gecesini düğün gecesi anlamına gelen “Şeb-i Arus” olarak tarif etmesinin, bu mesajların en çarpıcı olanları arasında olduğunu dile getiren Başkan Altay, “Ölüm, çoğu insan için sevdiklerinden, dostlarından ayrılmak, dünya nimetlerinden mahrum kalmak manasına gelse de Hazreti Mevlana gibi arifler nezdinde böyle duygulara yer yoktur. İslam’ın nuruyla feyizlenmiş gönüllerden sarf edilen bir kelam, dünyevi kaygıları, anlamsız endişeleri ortadan kaldırmaya yeter.” ifadelerini kullandı.

“KONYA’MIZ HZ. MEVLÂNA’NIN ÇAĞRISINA GÖNÜL VERİP GELENLERİ DOSTÇA BAĞRINA BASIYOR”

Peygamber Efendimizin “Müminler ölmez. Geçici dünya evinden, baki olan ahiret yurduna göç ederler.” Hadis-i Şerifini hatırlatan Başkan Altay, “Hayatı olduğu kadar ölümü de güzelleştiren bu aydınlık düşünce, tamamen bize ait, bizim irfânımızın bir ürünüdür. Bu güzel düşüncenin parıltıları ne mutlu ki dünyanın bütün kıtalarına, bütün ülkelerine ulaşabiliyor. Her yıl, dünyanın farklı coğrafyalarından yüz binler, vuslat heyecanıyla şehrimize geliyor. Konya’mız da kapılarını ardına kadar misafirlerine açıyor, Hz. Mevlâna’nın çağrısına gönül verip gelenleri dostça bağrına basıyor. Hazreti Mevlana’yı, Hakk’a vuslatının 749. yılında rahmetle anıyorum.” diye konuştu.

Başkan Altay, konuşmasının sonunda, uzun yıllar boyunca Mevlana’yı anma törenlerine katılarak Mevlana dostlarıyla buluşan ve geçtiğimiz aylarda ebediyete irtihal eden Ömer Tuğrul İnançer’e de Allah’tan rahmet diledi.

“BİZİM DÜŞÜNCE KODLARIMIZDA İNSANLARI RENGİNDEN, IRKINDAN, DİLİNDEN ÖTÜRÜ AŞAĞILAMAK YOKTUR”

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, bir eserin yazıldıktan 750 sene sonra da aynı heyecanla okunmasının, bir fikrin asırları aşan etkiye sahip olmasının, söylenen bir sözün yüzyıllar sonra dahi kalpleri titretmeye devam etmesinin sıradan bir durum olmadığını dikkat çekerek sözlerine başladı.

“Bizi bir duvarın tuğlaları gibi bir arada tutan bu yol Mevlanaların, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaş Velilerin yoludur.” diyen Bakan Ersoy, “Anadolu topraklarında insanların din, dil, ırk, mezhep ayrımcılığı yoktur. Bizim düşünce kodlarımızda insanları renginden, ırkından, dilinden ötürü aşağılamak yoktur. Bizim ticaretimizde komşumuzdan, dostumuzdan, arkadaşımızdan daha fazla kazanmak için her şeyi mubah gören bir tutum meşru görülemez. Bizim gönlümüzde, kalbimizde bizim gibi yaşamayan, düşünmeyen bir insanın düşman görülmesi diye bir şey asla olmamıştır. Tarih boyunca ne dün ne bugün kendi varlığımızın gerekliliği olarak bir ötekine ihtiyaç duyulmamıştır. Düşmanlık algısı bizim varlık sebebimiz değildir. Çünkü biz, toprağın, çiçeğin, hayvanların, insanların, yaratılmış olan her şeyin sahibinin Allah olduğuna inanır ve bu inanç doğrultusunda Mevlana’nın işaret ettiği gibi Yaradana hürmetimizden dolayı yaratılmış olana saygı duyarız. Bizim en büyük farkımız budur.” dedi.

“YERYÜZÜ BU KADAR ZULMÜ, ADALETSİZLİĞİ VE KAOSU KALDIRAMAZ”

Günümüzde milyonlarca insanın evlerini terk edip göç etmek zorunda kaldığına, inançları, düşünceleri, derisinin rengi nedeniyle insanlık onurunun ayaklar altına alınarak ayrımcılığın her türlüsüne maruz bırakıldığına vurgu yapan Bakan Ersoy, “İnanıyoruz ki yeryüzü bu kadar zulmü, adaletsizliği ve kaosu kaldıramaz. Hiçbir insan bu kadar kötülüğü hak etmiyor. Çocukların, kadınların, yaşlıların, mazlumların uykularına bomba seslerinin eşlik etmesini kabul etmiyoruz. Ve biz buradan, Konya’dan, Anadolu coğrafyasından insanlığa sesleniyoruz; artık bu kaosa bir son verilmeli. Çatışmalara, savaşlara, bencilliğe, sömürüye, ayrımcılığa karşı insanların daha büyük acılar yaşamaması için dünyada bazı şeylerin değişmesi gerektiğini haykırıyoruz. İnanıyoruz ki daha fazla bomba, savaş, işgal, gözyaşı değil; dünyayı sevgi, hoşgörü ve adalet güzelleştirecektir. Bize aşkı, kardeşliği, merhameti anlattığı için, bu toprakların hamurunu muhabbetle yoğurduğu için Mevlana’ya sonsuz şükranlarımı sunuyorum.” cümlelerini kullandı.

“HZ. MEVLANA’YI DİRİLİŞ VE DİRENİŞ ERİ OLARAK KONYA’DA AYAKTA GÖRÜYORUZ”

TBMM Başkanı Mustafa Şentop ise Hz. Mevlana’nın yaşadığı dönemde Anadolu’nun batıdan Haçlı, doğudan Moğol saldırılarıyla sarsıldığını belirterek, Hz. Mevlâna’yı, hiçbir kutsalın ve insanî değerin dikkate alınmadığı bu büyük yıkım dönemlerinde, bir diriliş ve direniş eri olarak Konya’da ayakta gördüklerini söyledi.

Ölümün, zulümün, kılıcın ve kanın hükümran olduğu bir çağda kıyama duran Hz. Mevlâna’nın insanı ve insanlığı yeniden Hakk’a, iyiliğe, güzelliğe, merhamete, umuda ve aşka çağırdığını aktaran Şentop şöyle devam etti: “İslam’ın diriltici kaynağı Kur’an’dan hareketle, Mesnevî formuyla yapılan bu çağrıya, o günlerden başlayarak hiç kesilmeden bugün de dünyanın her yerinden cevaplar verilmeye devam ediyor. Her yıl icrâ edilen Şeb-i Arus merasimi için, ülkemizin ve dünyanın her tarafından yola çıkan yüzbinlerce beden ve ruh, bu çağrıdaki hakikat ve aşk davetine icabet için Konya’mıza geliyor. Bu ne saadet, bu ne güzel bir buluşmadır. Konya’dayız ve O’nun yedi buçuk asır önce söylediği yeşil kubbenin altında ve yeryüzünün değişik köşelerinde hâlâ çınlayan sözlerini duyuyoruz. Duyduğumuz sesler, sözler sadece yaşadığımız coğrafyayı nakışlandırıp derinleştirmekle kalmıyor; bu sınırlı ve fâni dünyada içimizi genişletip, bizi de kanatlandırıyor.”

“ÖRGÜTLÜ KÜRESEL KÖTÜLÜKLE ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR MÜCADELE EDİYORUZ”

İyiyle kötünün, Hak’la batılın savaşının bugün de sürdüğünü vurgulayan Şentop, “Kötülük dün olduğu gibi bugün de kıtalar arası dolaşıyor ve örgütlü. Küresel çağdaş Moğollar bugün de değişik yıkımlara imza atmakla meşgul. İşgâl, açlık, savaş, iç savaş ve başka trajediler, bugün de dünyamızın ne yazık ki alışılmış görüntüleri arasında. Ama biz alışmadık, alışamadık bu görüntülere. Değişik şekillere bürünerek, örgütlü küresel kötülük bizim üzerimize de gelse, başka mazlum bir topluluğun üzerine de gelse; gerek diplomasi masalarında, gerek sahada, gerekse başka bütün platformlarda reddediyoruz, karşı koyuyoruz ve elimizden geldiği kadar mücadele ediyoruz.” açıklamasında bulundu.

“MEVLANA İSLAMSIZLAŞTIRILAMAZ”

“Her sözünü, eninde sonunda büyük Kur’an hakikatine bağlayan Hz. Mevlâna’yı; bugün tüketim toplumunun bir nesnesi yapma çabalarını, Hz. Mevlâna’dan bir yaşam koçu çıkarmak isteyenleri görüyoruz.” diyen Şentop, “Onu bir kişisel gelişim gurusu veya psikologların referans kaynağı yapmak isteyenleri, O’nu İslam’dan soyutlayıp modern bir filozof derecesine indirgemek isteyenleri görüyoruz. Oysa Mevlana’nın temel içeriği ve anlam zemini olan İslam göz ardı edildiğinde, o hayran olunan perspektiflerin de fişi çekilmiş olur, hepsi değersiz hâle gelir. Mevlana İslamsızlaştırılamaz. Onun şu sözleri ilave tek bir ek kelimeye bile gerek duyurmayacak kadar net ve açıktır. Şöyle der aziz Pir; ‘Ben sağ olduğum müddetçe Kur-an’ın kölesiyim. Ben Muhammed muhtarın yolunun tozuyum. Benim sözümden bundan başkasını kim naklederse, ben ondan da bizarım, o sözlerden de bizarım.’ dedi.

“BU ŞEHİR AYDINLIĞINI, BEREKETİNİ VE BÜYÜK ÇAĞRISINI HİÇ KAYBETMEYECEK”

Hz. Mevlana’nın şehri Konya’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Şentop, “Burası evimiz, gönül yurdumuz. Buradaki her insanın, kopup geldiğimiz ruhlar âleminden bir kardeşimiz olduğunu, buradaki her insanın, şüphesiz gideceğimiz ahiret yurdundaki bir komşumuz olduğunu biliyoruz. Ve yine biliyoruz ki bu şehrin sinesinde Hz. Mevlâna ve Hz. Şems, yani bir mumun tutuşturduğu diğer mum oldukça, bu şehir aydınlığını, bereketini ve büyük çağrısını hiç kaybetmeyecek. Bugün Şeb-i Arus. Bugün er kişinin kendi ölüm gününü ‘düğün gecesi’ olarak tanımladığı gün. 749 yıl önce bugün dünyadan ayrılırken, ölümü bir ayrılık değil, bir buluşma, şenlik ve düğün gecesi yani ‘Şeb-i Arus’ olarak değerlendiren o büyük Hak dostunun yaktığı gönül çerağı; kalpleri ve şehirleri aydınlatmayı sürdürüyor.” ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu eşliğinde sanatçı Ahmet Özhan tarafından Türk tasavvuf müziği konseri verildi. Program, Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu’nun sema ayini icrasıyla sona erdi.

Konya Bülten

Benzer Haberler