“Kırgınlık”

 “Kırgınlık”

Sevgili okurlarım hoş geldiniz. Bugün sizlerle kırgınlıklarımıza değineceğiz. Kırgınlık kelimesi dokuz harften oluşuyor. Ve bu dokuz harften oluşan bu kelime bütün hayatımızı etkileyebiliyor.

İste bu yüzden buna bir nokta koymanın zamanının geldiğini düşünüyorum. Bizi kimsenin kontrol etmesine, kırmamak adına sahte davranışlarda bulunmasına gerek olduğunu düşünmüyorum. İsteyen kırsın, tavır alsın ve hatta vazgeçsin. Belki bu durum bizi bir süre kırıp, üzebilir ama sonunda zamana karşı unutup çok bambaşka insanlar olabiliriz. Biz dünyaya geldiğimizde her şeyden habersizdik. Sonrasında yaşadığımız aile, şehir, arkadaşlar, konuştuğumuz dil bizleri şekillendirdi.

Bunu tasvir edersem…Okyanusta bir su iken bir anda göl sonra da bir bardakta yerimizi alıyoruz. Bardağın bize sağladığı kadar özgürlüklerimize devam ediyoruz. Tabiki bu bardağında bir sahibi var. Bardak bize alışmışken sahibi bizi dökebilir. Biz yok olurken bardak kendisine bir süre sonra yeni bir sıvı bulabilir ama bardağın sahibi onu kırmadıysa!

Bazen hayatta öyle kırgınlıklar yaşarız ki bunların telafisi olmaz. Bir yerimizi kestiğimizde bile orayı tedavi ediyoruz ama acısı iyileşene kadar bizimle kalıyor.

Peki bir insan neden kırılır?

Eğer bir umudu, hayali varsa kırılır. Umudu hayale bağlayanda sevgidir. İnsan sevmediğine kırılmaz onu uçurumdan aşağı atsa bile. Ama insanlık olarak öyle farklıyız ki kırılacağımızı bildiğimiz her eylemi yapmayı seviyoruz. Tıpkı kavuşamayacağımızı bildiğimiz birini özlemek gibi. Bu özlem bazen ağır geliyor ama yara bandı da kullanmak istemiyoruz.

Yaşadığımız kırgınlıklar bizi yeniden bambaşka biri yapabiliyor. Mesela taşlı yolda çıplak ayakla yürümekten nasır bağlıyoruz ve sonra hiçbir taş ayağımıza batmıyor.

Ve kelimelerimin sonuna geldiğimi haber vererek;

Müslüm Gürses’in “Paramparça” şarkısındaki gibi… “Bugün benim doğum günüm kelimeler büyüyor, ağzımda bildiğim bütün hayatlar…Paramparça…” bu şarkı benden size gelsin. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere…

Konya Bülten

Benzer Haberler