Kültür Başkenti Konya ve İnsan Olma Sanatı Üzerine

 Kültür Başkenti Konya ve İnsan Olma Sanatı Üzerine

Yağmur sesinin getirdiği huzur anlatılırken, akabinde birkaç şeyden daha bahsedilir. Bir fincan çay ya da kahve, toprak kokusu, hafif esen rüzgar ve baş ucunda duran bir kitap. O kitaptır ki baş ucunda durmaktan hiç sıkılmaz. O kitaptır ki, sayfaları yeni bir bayramlık giymiş çocuk misali parlak ve tertemizdir. O kitaba sorma şansımız olsaydı acaba, çocuksu bir heyecanla kirlenmek ve buruşmak ister miydi? Bence isterdi. Çünkü o kitap, orada beklemek için kaleme alınmamıştır. Aynı kitap, bir fotoğraf karesini temsil eder ve açıklamaya da “Huzuru arıyorum.” yazılır ya hani, bilirsiniz o görselleri.  Huzur anı yakalamak ve paylaşmak değil anı yaşayabilme hâlidir. Sanat tam da böyle bir şeydir. Sanat, nefes alabilmek gibidir. Sanat kelimelerle oynamaktan öte sanatı içselleştirmektir. Okumak bile bir sanattır. İzlemek, konuşmak, merak etmek. Size bir şeyi itiraf edeyim mi? İnsan olabilmek, bir sanattır. Böyle bir zamanda insanların, insan olmak için çaba sarf ettiği bir zamanda kitaplarla ve ardındaki kelimelerle arkadaş olmak isterseniz size kitapların ve kelimelerin verebileceği dünyayı anlatacağım.

Modern dünya, dijitalleşmenin çok arttığı, insanların tek tıkla dünyanın diğer ucundaki insanlara ve insan hayatlarına dokunabildiği bir düzlemi temsil eder. Haberleşme ve iletişimin gerekliliği bazı durumlarda okumanın önüne geçmiş olsa da kelimelerin bütünlüğünün sağlanması ve sürekliliğinin korunabilmesi dijitali yakalamanın aslında bir sonucudur. Çünkü bilmek ve bildiğini işleyebilmek,  dijitalleşmiş dünyanın en çok arzuladığı yaşam biçimidir. Sizleri sıkmak değil amacım, meraklısına düşünmek için kapı açtıktan sonra toparlıyorum. Modern dünya, kitapları ve bilgiyi de minik dijital aygıtlara, özellikle telefona aktarılabilmiştir artık. Ben, sizler, bizler yani tüm insanlar artık hepimiz bu bilgi kümesindeki kırıntıları temsil ediyoruz. Ve bu bilgi kırıntılarını birleştirip yol haritası çıkartabilmek de şüphesiz okuma ve öğrenme merakı ile alakalıdır.

Tüm bunların akabinde az da olsa insanın yaşadığı yere ve yaşadığı yerle ilgili olan bağlantısı üzerine kelam etmek gerekiyor. İnsanlar yaşadıkları çevre ve bizatihi şehir ile doğar, büyür, gelişir ve öğrenir. İçinde bulunduğumuz şehir, şehir kültürü ve şehrin sanatı –gerek mimari gerek geleneksel- insanın hayata bakışını temsil eder. Tam bu anlamıyla Konya, estetik güzellikleri ve içinde bulundurduğu tarihi dokuyla birlikte dijitali yakalamaya, anlamlandırmaya ve içselleştirmeye yatkın bir kültür şehridir. Geçmişi, bugünü ve geleceği Konya’yı kültür ve etkileşim şehri yapmakla kalmaz, yaşayan ve öğrenen bir şehir olmasına da olanak sağlar.

Biraz da bu satırları kaleme alandan bahsetmek gerekir. Konya Selçuk Üniversitesi, sosyoloji öğrencisiyim. İnsanları, insanlar arasındaki uyumu ve etkileşimi, iletişimi, kültürü ve sanatsal olan her şeyi izlemek, anlamak ve anlamlandırmak benim için hobiden çok yaşama biçimi. Okumak, öğrenmek ve açıklayabilmek, hatta bir iz bırakabilmek dünyaya hoş olmaz mıydı? Bu birbiri içine geçmiş sarmal dünya düzenindeki her bir eylemin sonucunun bir başka eylemin sebebi olması, bir kitabı bitirip diğerine başlarken bile o kitabı neden seçtiğimiz ve dahası. Kültürü, sanatı sevebilmek ve içselleştirmek de bir yerden başlamak için yeterli sebeplerdir bence..

Yazar: Mehmet Çakıcı

Konya Bülten

Benzer Haberler