Mehmet Elma, Dedesi Ladikli Ahmed Hüdai Hazretleri Anlattı
Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin bu haftaki Pazartesi Sohbetleri’nde, Lâdikli Ahmed Hüdâi’nin torunlarından Mehmet Elma, 1887 yılında Konya’nın Sarayönü İlçesinin Lâdik köyünde doğan Lâdikli Ahmed Hüdâî’nin hayatını, şiirlerini ve hatıralarını dile getirdi.
Sözlerine “Erenler ve evliyalar sarayı sultanlarından Lâdikli Ahmed Hüdâî hazretleri ümmi, yani okuma-yazması olmayan lâkin ilim, irfan, hikmet ehli.” olduğunu ifade ederek başlayan Mehmet Elma, ümmi olduğunu şu şiirinde dile getirdiğini ifade etti: Bir Üstaddan okumadım, yol nedir erkân nedir/ İlm-i Zahir okumadım, kalpteki bürhan nedir/ Ey beni yaratan Hüda’m, cümle bilgi sendedir/ Dertliler geldi kapına, hem dermanı sendedir.”
Lâdikli Ahmed Hüdai Üveysi Veli’dir
Mehmet Elma, Lâdikli Ahmed Hüdai hazretlerinin bizzat Hızır (A.S.) aracılığla irşâd edilmiş üveysi velî olduğunu belirterek şunları söyledi: “Konya’nın Lâdik beldesinde doğdu. Üç erkek-bir kız dört kardeşler. Babası Mehmet Efendi, annesi Emine Hanım. Kendisi çoban. Büyük abisi Mustafa medresede okuyor. Küçük kardeşi de çiftçilik yapıyor. Savaş yılları. Mehmet dedem üç oğlunu birden vatan için, bayrak için, din icin, iman için, mukaddesat ve Allah rızası için “Ya şehit olun ya gazi” tembihatlarıyla askere gönderiyor. Dedemin babası Mehmet, “Allahım! Yurdumuzu düşmanın ellerine bırakma! Allahım! Vatanımızı ve memleketimizi kâfirin ellerine bırakma! Allahım! Askerlerimizi muzaffer eyle!” diyerek ağlıyor. Sürekli dua ediyor ve sürekli ağlamaktan dolayı bir gün iki gözünü birden kaybediyor.”
Dedemi Hızır’la görüşemediğinde ateş basardı
Lâdikli Ahmed Hüdâi’nin Balkan savaşları, I. Cihan Harbi, Çanakkale Cephesi, Sina Cephesi, arkasından İstiklâl Savaşı’na katıldıktan sonra terhis olup memleketine yerleştiğini belirten ve Lâdikli Ahmed Hüdai’nin Hızır (A.S)’la Sina Cephesinde 4 Şubat 1914’de nasıl tanıştığını da anlatan Elma, Çanakkale Savaşı’nda Kilidbahirli Kaşıkcı Dede’yle nasıl tanıştığını da anlattı. Hızır’la görüşmesi ve tezkereyi alıp Lâdik’e yerleşmesi arasında 12 yıl olduğuna işaret eden Elma, dedesi Ahmed Hüdai’nin Hızır’la görüşememesinden dolayı bedenine bir ateş bastığını ve o kar kış kıyamette evden çıkarak dağlara doğru gittiğini belirterek şunları söyledi: “Dağda 11 canavar üzerime doğru geliyorlar. Olduğum yere oturdum. Yüce Rabbil Alemin Sen muhafaza eyle dedim. Onlarda olduğu yere durdular. Sonra havaya başlarını kaldırarak öyle bir uludular ki, tüylerim ayağa kalktı. Gökten bulut şeklinde bir şey indi ve hemen aralarında paylaştılar, yediler ve dağıldılar. Ben de merak ettim oraya gittim. Küçücük bir parça aldım ve yedim. Günlerce açlık ve susuzluk çekmedim. Hızır’la görüşemediği için sürekli ağlardı. Sonra Hızır(A.S.) geliyor ve hemen hemen her gün görüşüyorlardı. Toplantılara beni de götürüyordu.”
Namaz kılmayan insana dua beyhudedir
Dedesi Ahmed Hüdâi’nin hayatından kesitler de sunan Elma, şunları dile getirdi: “Dedemin ve ninemin hayatının merkezinde Kelâmullah ve Sünnet-i Resûlullâh vardı. Mustafa Ateş Hoca, “Lâdikli Ahmed Ağa’nın en büyük kerameti, Sünnet-i Resûlullâh’ı sahabe döneminde olduğu gibi yaşamasıdır” derdi. Dedemin ifadesi; bir insan uçarken görmeniz sizi aldatmasın. Siz onun yaşantısında Sünnetullâh ve Kelâmullah var mı, ona bakın. Namaz kılmayan insana dua beyhudedir. Namaz, namaz, namaz der ve namaz kılmamız için bize, devamlı “namazınızı kıldınız mı?” diyerek namazı hatırlatırdı.”
Meram Uluslararası Gençlik Akademisi’nde gerçekleştirilen sohbetin soru-cevap kısmından sonra Lâdikli Ahmed Hüdâî Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Elma’ya, derneğin teşekkür plaketini HİSDER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu, dernek başkan yardımcısı Mustafa Dündar’la birlikte takdim etti.