Renkleri dinlemek sesleri koklamak…

 Renkleri dinlemek sesleri koklamak…

Vassili Vasilyevic Kandinski, 20 yüzyılın ikonik ressamlarından, çizgileri renkleri ve geometriyi kullanış biçimi ile her zaman eserlerini hayranlıkla takip ettigim bir ressam ve sanatcidir.

Mart ayı içinde Ankara Cer modern’de Mavi Süvarinin Yolculuğu isimli bir dijital sergi olduğunu duyduğumda ve Kandinski’nin eserlerini yeni bir yorumla tekrar görebileceğim için heyecanlandım. Çünku Kandinski’nin, sadece döneminden izler veren ve dönemini yansıtan bir ressam olmadığını geleceğe ve düşsel bir dünyaya mesajlar bıraktığını her zaman düşünmüşümdür.

Bir süredir tüm duyuların aslında birbirleriyle etkileşim içinde olduğunu, tatların kokuların renklerin ve seslerin birbiriyle ilintili olduğunu düşünmekteyim. Yaptığım okumalarda bu düşünme biçiminin aslında bir yöntem olarak veya bir felsefe aracı olarak kullanıldığını gördüm. Sinestezi veya sineztezik düşünme biçimi olarak adlandırılan bu yöntem çevreyi doğayı ve renkleri algılamada diğer duyularla tanımlama veya insan zihninde oluşan çağrışımlarla tanımlama olarak adlandırılmaktadır. Renkler dokular ve sesler arasındaki sinestezik bağ olduğunu Menena Cottin ve Rosaba Faria nin yazdığı “Renklerin Kara Kitabı” adlı kitapla yıllar önce keşfetmiştim. Kitabın yeni bir algı biçimi yeni bir tanımlama ve yeni bir empati durumu ortaya koyduğunu ve insanları tanımada farklı bir bakış açısı geliştirdiğini düşünüyorum. Kitabın arka kapağındaki açıklamada şöyle tanımlıyor.

“Gözlerinizi kapatın ve renkleri hissetmeye çalışın. Yapabilir misiniz? Sizi bilmem ama Renklerin Kara Kitabı işte tam bunu yapıyor. Dokunma, işitme, koklama ve tat alma duyularını kullanarak renkleri tarif ediyor. Son elli senenin en prestijli çocuk yayıncılığı ödülü kabul edilen Bologna Ragazzi’ye layık görülen bu kitapta renklerin tadını alacak, kokularını duyacak, seslerini işitecek, dokunuşlarını hissedeceksiniz. Yeni bir bakış açısıyla renkleri yeniden keşfedeceksiniz. Kitabı isterseniz Latin alfabesinden, isterseniz Braille alfabesinden okuyabilirsiniz. Kitapta ikisi de var. Bu arada kitabın resimlerine bakmak mı istersiniz, yoksa dokunmak mı? Tercih yine tamamıyla sizin.”
Bu kara kitabın içinde tüm renklerin  limoni kokusu, güz yapraklarının hışırtısı, çileğin ekşimsi tadı gizli..annesinin ipek saçlarının siyahi yumuşaklığı, sarı bir civcivin kalp atışlarının sıcaklığı gizli. Bu kelimeler bir rengi tarif etmede görme engelli bir çocuğun zihninde ürettiği algı cümleleri olarak karşımıza çıkmakta. Etkileyici empatik ve bir başka açıdan da heyecan uyandıran bir kitap. İlk fırsatta alıp renkleri koklamanızı dokunmanızı ve renklerin sesini dinlemenizi tavsiye ederim.
Bir rengi gördüğümüzde zihnimizde seslerin müziklerin melodilerin canlanması ya da bir müzik dinlerken gözlerimizin önüne gelen renk harmonisi dediğimizde ve bu şekilde düşünmeye başladığımızda artık sinestezik düşünme fikrini erişmiş oluyoruz. Bu düşünme biçimi doğuştan var olan bir yetenek de olabilir sonradan kazanılan bir yeti de olabilir. Ama her insanın anlam arayışında kendine katması gereken bir donanım olarak görüyorum.


Ressam Kandinski de resim yaparken tuvale sürdüğü fırça darbelerinin renginin ve yoğunluğunun ona bazı melodileri sesleri anımsattığını söylemiş ve resim tamamlandığında o resme baktığında içindeki her rengin sahip olduğu melodiyi birleştirdiğinde, bir müziğin ve harmoni’nin ortaya çıktığından bahsetmiş aynı şekilde bir müzik dinlerken de o müziğin içindeki notaların vurguların tonların ve es lerin kendi zihninde bazı renklere karşılık geldiğini ve o renkleri çağrıştırdığını, müziğin resim yaparken yol gösterici bir role sahip olduğunu söylüyor. Bu bağlamda müzik, aslında ses ve renk olarak, sinestezik anlamda insan beyninde birbiriyle örtüşen, çakışan paralel hisler uyandıran iki kavram olarak karşımiza çıkmaktadır. Mavi Suvari’nin yolculuğu aslında Kandinski resimlerinin bir hikaye olarak anlatılması sergisidir. Ressamın ilk eserlerinden son çalışmalarına kadar geçirdiği gelişimsel yolculuğu kendi resimleri üzerinden ve onun zihninde canlandığını varsaydığımız müziklerle birleştirerek izleyicilere aktarmasıdır. Geçmişte yaşayan bir ressamın zihninin çağrışımlarını bugün okumak, tam da günümüz dijital teknolojilerinden beklediğimiz eylemdir. Onun sinestezik algılama ve düşünme biçimini kavrayıp, bunu görünür halde ve etkileyici bir dijital sunumla sunmak, resimlerin içine insanları çekerek müzikle de besleyerek başka dünyalarda dolaştırmak serginin modern sanat çevresi içindeki farklılığını ortaya koymaktadır.


Tüm bu düşünme biçimleri deneyimler kitaplar sinestezi kavramı Kandinski’nin algısı ve resimleri birleştiğinde aslında görmemiz gereken bildiğimiz ve bize öğretilen metotların dışında yeni algılama biçimlerine açık olmamız gerekliliği ve zorunluluğudur. Ancak bu şekilde ötekini anlamak bir diğerinin algı dünyasından bakabilmek ve öncelikle kendini ve sonra diğer insanları anlamanın kapıları açılacaktır. Yeni algı dünyalarında buluşmak üzere.

Bilgehan YILMAZ

Konya Bülten

Benzer Haberler